Ayfer Tunç, günümüz Türk edebiyatında yazdıkları ve yazacakları ile gözden kaçırılmaması gereken bir isim. Mümkün olduğu kadar yazdıklarını okumaya çalıştığım, okumaktan zevk aldığım birkaç kadın yazardan biri olan Ayfer Tunç, özelde Şebnem'in hikayesini anlatırken genelde görmek istemediğimiz, halının dibine süpürdüğümüz toplumsal yakın tarihimizi ifşa ediyor.
Bir defa daha kitabı açmadan, çarpıcı kapağı ile karşılaşınca duraksamamak elde değil. Kapak resmine uzun uzun bakarken aklıma National Geographic'in meşhur, 'Afghan Girl' kapağı geldi; bu da, en az o kapak kadar akılda kalıcı ve dikkat çekici bir seçim olmuş.
Kitap boyunca ismi hiç geçmese de yazarın önceki kitaplarından 'Kapak Kızı'nın kahramanı Şebnem'in hikayesi atlamalarla, dün ve bugün arasında gidip gelerek devam ediyor. 'Mutlu aile tablosu' bir trafik kazası ile yıkılan Şebnem'in kaza sonrası hayatını okurken aynı zamanda Özal'la başlayan Türkiye üzerindeki değişim de karakterler üzerinden takip ediliyor. Şebnem'in etrafındaki insanlarla tanışırken aslında toplumsal değerlerin yitimiyle rantın, para hırsının, çıkar ilişkilerinin, ikiyüzlülüğün kısaca çürüme ve yozlaşmanın bu topraklara hakim olmasının hikayesi oluyor karşımıza çıkan. Yine de bu toplumda olmayan birşeyi yapıyor Şebnem: Hesaplaşma. Çünkü bizde yüzleşme yoktur, toplumsal hafızamız kısa sürelidir, olumsuz ve kötü şeyleri unutmaya, yokmuş gibi davranmaya alışkınızdır. Belki de bu nedenle Yeşil Peri Gecesi bu kadar sert bir metin olarak karşımıza çıkıyor.
Genel olarak kitaptan hoşlanmama rağmen, özellikle kitabın ilk bölümlerinde döne döne aynı şeyleri yazması bazen sıkıntı veriyor. Bir de bu kadar sert ve yer yer rahatsız edici satırları okuduktan sonra sonunun da sert olmasını beklerken zayıf bir sonla bağlanıyor kitap, şahsen ben böyle mutlu bir son hikayenini genelinin yanında sönük kalıyor.
"Bizde itiraf yoktur.
Bizde itiraf eden huzur bulmaz.
Bizde itiraf demek, suçumuzun her bir ayrıntısının hücrelerimize yapışması demektir.
Biz itiraf edersek unutamayız.
Biz oysa unutmak isteriz, olmamış gibi yapmak.
Biz mecbur kalırsak tövbe ederiz hemen ardından unutmak için, suçumuzu da öyle fazla sayıp dökmeden üstelik. (Allah biliyor nasıl olsa, ayrıntılarla onu meşgul etmeye ne lüzum var?)
Bizim tarihimiz unutarak gömdüğümüz günahlarımızın tarihidir. Kurcalayıp durmayın. Eski defterleri açmanın ne faydası var canım?
Biz dolaylı insanlarız, bizde yalanlar ve gerçekler arabesk motifler gibi iç içe geçer.
Bizim milli ikilimiz Suç ve Ceza değildir.
Bizim milli ikilimiz Suç ve Nisyan'dır."
Ayfer Tunç son zamanlarda gözüme çok çarpmaya başladı.Daha önce denemedim bu yazarı ama deneyeceğim.Tanıtım için teşekkürler...
YanıtlaSil