Martin Scorsese'nin yönettiği ve onun vazgeçilmez aktörü Leonardo Di Caprio'nun başrolde oynadığı filmi bilmeyen yoktur galiba. Filmini izlememe rağmen geçen aylarda sahafta gezerken gözüme çarpan kitabını almadan edemedim.
Clint Eastwood'un yönettiği Gizemli Nehir filmin uyarlandığı romanın da yazarı olan Dennis Lehane'nin bu romanı 1950'ler Amerikasında geçiyor. Teddy ve Chuck isimli polislerimizin, akıl hastası mahkumlar için yapılmış Ashecliffe Hastanesini bulunduğu adaya, kaçan bir hastayı araştırmak için gitmeleriyle başlıyor filmimiz. Kasvetli bir anlatımı var kitabın, okudukça paranoya, korku, gerilim, gizem dolu satırlar bekliyor sizi. Bir de bol yağmur ve Teddy'nin kederi...
Kitap sinemotografik anlatıma uygun veya ben filmi izlediğimden herşey çok çabuk canlanıyordu zihnimde. Karakterlerin isimleri geçtikçe Leonardo Di Caprio, Mark Ruffalo, Ben Kingsley hep gözlerimin önünde belirdi. Yani önce izlenp sonra okunan çoğu eser gibi eksik bir tat bırakıyor insanda. Belki bunda çevirinin kötülüğünün de etkisi vardır. Klişe bir laf olacak ama, filmi kitabından daha iyi gibi duruyor.
Filmde yer almayan ve kitabın ilk kısmını oluşturan Prolog bölümünden bir parça:
"Zamanın benim için, hayat hikayemde ileri geri hareket etmek, geçmişte beni etkileyen olaylara tekrar takrar dönmek için kullandığım bir dizi kitap ayracından ibaret olduğunu söylemişti bir keresinde. Ki bazı parlak meslektaşlarım bunu depresiflerin en tipik özelliği kabul eder.(...) Sanırım iyi değilim. Şu sıralar sık sık eşyalarımı kaybediyorum, en çok da gözlüklerimi. Ve araba anahtarlarımı. Dükkanlara girip oraya niye geldiğimi unutuyorum, sinemadan hangi filmi izlediğimi hatırlamadan çıkıyorum. Eğer zaman benim için gerçekten bir dizi kitap ayracıysa, biri kitabı sallamış ve içindeki o sararmış kağıt parçalarını, yırtılmış kibrit kutusu kartonlarını, kahve karıştıcılarını yere dökmüş, kıvrılan sayfa kenarlarını düzeltmiş olmalı. /İşte bu yüzden yazmak istiyorum.(...)" (syf.1-2)
pROLOGDAN SEÇTİĞİNİZ PARÇAYI ÇOK SEVDİM. BİR YERE NOT EDECEĞİM.
YanıtlaSilKitabın en güzel kısmıydı prolog; filmde aktarılmaması üzücü...
YanıtlaSil