- Son günlerde televizyon ve radyolarda dolaşan emeklilik reklamına denk gelmişsinizdir: Dede emeklilik nasıl? diye bir şeyler soruyordu çocuk. İlk kez dün akşam denk geldim ben bu reklama, bir süre dinledikten sonra Paul Feyerabend'in 'Vakit Öldürmek' isimli otobiyografik kitabında geçen bir paragraf aklıma geldi. Şu an için emeklilik benim için çok uzak bir hayal olmasına rağmen aklıma takıldı ya; kitaplıktan kitabı bulup tekrar okudum o kısmı:
"Annem kuaföre giderken ben de giderdim. 'Büyüyünce ne olmak istiyorsun?' diye sorduklarında 'emekli olmak!' derdim. Bu cevabın gerekçesi vardı. Parkta kumdan kaleler yaparken, ellerinde çantalarla dolu tramvayın peşinde koşan telaşlı insanlar görüyordum. 'Bu insanlar ne yapıyor?' diye soruyordum anneme. 'İşe gidiyorlar' diyordu. Bir de bankta oturmuş, sessiz sedasız güneşin keyfini çıkaran insanlar görüyordum. Onları sorduğumda 'onlar emekli' derdi. İşte bundan dolayı emeklilik çok cazip görünüyordu."
- Öğretmen bir arkadaşımdan duymuştum: Bir gün öğrencilerine şöyle bir soru yöneltmiş: 'Sizce zenginliğin ölçütü nedir, çocuklar?' Bir öğrencisinden aldığı cevabı söylediğinde hem çok şaşırmış hem de çok hoşuma gitmişti: 'Bence zenginlik, hoşuna giden bir kitap olduğu zaman fiyatını merak etmeden, sormadan alabilmektir.'
- Kitaplığım aldı başını gidiyor. O kadar çok okumadığım kitap birikti ki... Genelde okumaya çalışan herkeste aynı sorun vardır; okuduğundan daha hızlı ve daha fazla kitap almak. Dur demek istiyorum kendime ama bazı kitapları görünce dayanamıyorum.
- Hayattaki gerçeklerle doğrular maalesef birbiriyle uyuşmuyor. Doğru olan benim bunca yıl emek verip eğitimini aldığım işi yapmam ama gerçek olan sevmediğim bir işte çalıştığım. Neyse...
Yine de direnip çalışmayı başarmışsınız. Sizi yıpratsa da... Mutasyona maruz bırakmıyorsa dayanınız:)
YanıtlaSilbu tüm söylediklerin maalesef hepimizin kanayan yarası..
YanıtlaSil@Narda; Bir gün gerçek işimi yapabilme hayali ve umuduyla direniyorum. Bazen elden birşey gelmiyor, şartlar insanı mecbur ediyor.
YanıtlaSil@Gizem; Demek tek dertli ben değilmişim...:)
İşine sabahları koştura koştura şevkle giden kaç insan var bu ülkede merak ediyorum. Bizim derdimiz tembellik değil aslında. Bizim derdimiz çalışma koşullarımız. Bu yüzden de çoğumuz emekli olup kurtulmak istiyoruz. Çünkü pek çok işte insanların çalışma şevkleri özenle örseleniyor.
YanıtlaSilAh...son cümle çok vurucu.....gerçek olan sevmediğim bir işte çalıştığım... Tam 2 yıl 11 ay yaşadım bu duyguyu ... Şimdi başka bir iş...Ama bizatihi işimden memnun değilim eski işimle karşılaştırdığım için huzurlu ve memnunum hayatımdam... ama bazen depreşir içimden isyankar düşünceler şükretmekte diretirim sonra...elden ne gelir
YanıtlaSil