Hakkımda

Fotoğrafım
Türkiye
Unutmamak adına bir AKIL DEFTERİ.

14 Mart 2011 Pazartesi

Hi Ho



"Bu, yazıp yazacağım en samimi otobiyografi. Ona şakşak diyeceğim. Çünkü abartılı ve gülünç. Tıpkı şakşak komedi filmleri - özellikle de şu eski Laurel ve Hardy'ninkiler- gibi.
Yani hayatı duyumsadığım gibi.
Sınırlı zekamın ve çevikliğimin bütün numaraları burada var. Sürüp gidiyorlar."

Uzun zamandır okumak istediğim bir yazardı Kurt Vonnegut. Kedi Beşiği, Mezbaha No:5, Gece Ana kitaplarını almama rağmen bir yıla yakındır okunmayı beklemekteydiler. Fakat geçen ay gittiğim bir Ankara seyahatinde sahaflarda dolaşırken Hi Ho ile karşılaşıp, alınca artık okumanın zamanı geldi dedim. 

Hi Ho, ilk bölüm itibariyle bir otobiyografik özellikler gösterirken ikinci bölümle birlikte distopik bir bilim kurgu kitabına dönüşüyor: İnsanlığın büyük bir kısmı 'Yeşil Ölüm' denilen bir salgınla yok olmuştur. Ana karayla bağlantısı kalmayan Manhatan'da yaşayan son ABD başkanı Wilbur'un ağzından dinliyoruz hikayeyi. Ucube iki kardeşin hikayesi aslında bu: Wilbur ile Eliza'nın. Ayrı olduklarında birer aptala dönen ikizler, kafalarını birleşitirince birer dahiye dönmektedirler. Daha sonra Wilbur'un ABD başkanı olması, çıkardığı kanunla yapay akrabalıklar kurması, Çin'in süper güç haline gelmesi, savaşlar ve salgınla Amerika rüyasının bitmesi.

Kitabı okudukça, çevremden gelen ısrarlı Vonnegut oku tavsiyelerine hak verdim. Çünkü keskin bir zekanın ürünü yazılanlar. Keskin ve şaşırtıcı bir zeka. ABD politikasına ve rüyasına alaycı/ironik bir bakış açısı. Karikatürize edilmiş bir politika anlayışı, satır aralarına sinmiş savaş karşıtlığı, ABD kurumlarında kronikleşmiş Çin paranoyası, teknoloji ve makinelere mesafeli bakış... 






Alıntılar

"Aşk bulduğun yerdedir. Onu aramak aptalca. Hem zehirlenebilirsin de." (syf. 8)

"Bir zamanlar kardeşime, ne zaman evde tamir işi yapmaya kalkışsam, işi bitirmeden tüm aletleri kaybettiğimi söyledim. 'Şanslısın' dedi bana. 'Ben yaptığım işi kaybediyorum.' Gülüştük." (syf. 9)

"Kibarca işimin nasıl gittiğini sordu. Sanırım saygı duyuyor işime, ama şaşırıyor da. İşimden bıktığımı söyledim ona, her zaman böyle olmuştu. Ona, yazmaktan nefret eden yazar Renata Adler'e atfedilen bir deyişi söyledim: Yazar, yazmaktan nefret eden insandır.
Ona ayrıca, menajerim Max Wilkinson'a ne garip bir mesleğim olduğundan şikayetimi yazdığımda aldığım cevabı da söyledim: "Sevgili Kurt, hiç örsüne aşık bir demirci tanımadım.'
Yine gülüştük, ama şaka kardeşimi pek etkilememişti. O, örsüyle bitmeyen bir balayı yaşamakta." (syf. 17)

"Neler olacağını biliyormuş gibi davranmam, neler olacağını biliyor olduğum anlamına gelmez." (syf. 87)

"Geçmiş önsözdür." (syf.111)

"Savaşların dışında, uluslar tarihi, benim gibi eskiden az da olsa sevilmiş ve çokça kafayı bulmuş işi bitik ayaklı cenazelerin, genç psikopatların ayaklarını öpmeye gelişinden ibaretti." (syf. 145)

" 'Tarihten öğrenmeyenler, onu tekrarlamaya mahkumdurlar.' dedi. (...) Başımın üstünden doğruca katiplerine hitaben 'Tarih bir sürprizler listesidir' dedim. 'Bizi yalnızca yeniden şaşırtmaya hazırlayabilir. Lütfen bunu yazın." (Syf. 146) 

2 yorum:

  1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. Bayıldığım bir eserdir. Çok eğlenceli. Kesinlikle müthiş bir zeka ürünü.

    YanıtlaSil