Hakkımda

Fotoğrafım
Türkiye
Unutmamak adına bir AKIL DEFTERİ.

8 Mart 2011 Salı

Katilin Uşağı


"Hayat acayip bir şey diye gider ya kimi klişe, yaşadığımız olay klişelerin durduk yerde klişe adını almadıklarının kanıtıydı. Diyeceğim, hep böyledir; umulmadık bir şey, bir olay, tepenize çöküverir. Ne bileyim, mesela hava güzeldir, neşeniz yerindedir, iş diye evden çıkmış, yolda haydiri hoydiri diye şarkı mırıldanarak yürürken, belki de siz öyle yürümüyorsunuzdur, ona bir şey diyemem, kafanıza bir saksı düşer. Ya da gece vakti uyku tutmamıştır, şöyle balkona çıkayım, hava alayım der ve o ne, karşıda bir yerde, gökyüzünde sekiz çizmekle meşgul yeşil ışığı görüverirsiniz.

Ya da başımıza geldiği üzere, üzerinize kurşun yağmaya başlar.

Tabi illa böyle değildir; ne bileyim, dikkatsiz veya aldırmaz bir şoför üzerinize çamur sıçratabilir ya da piyangoyla sözleşmeli güvercin kardeşlerden biri kafanıza pisleyebilir. Veya hoş bir şeyler gelebilir başınıza. Nadiren. Ama sonuçta her gün yada günaşırı değil; belki ayda, belki yılda veya on yılda bir veya hayat boyu bir kere ama mutlaka beklenmedik bir şeyler olur. Ve çoğunlukla bunlarına ardından, tarihin belki en eski, en kişisel ve işin aslı, kabul edilsin edilmesin, kendi küçücük varlığımızı gözümüzde ne biçim büyüttüğümüze delalet etmesi bakımından en önemli sorusu gelir: 'Neden ben?'

Özel dedektifliğe başlamamızdan önceki dönemin her şeyden şikayet ettiğim gecelerinin birinde, Tefo yukarıda bahsettiğim soruya, şu yaşıma dek benimseyebildiğim ve başka otuz yedi milyon altı yüz yirmi üç bin yüz elli bir kişi tarafından bulunduğunu ve sorulduğunu bildiğim tek ve malum retorik yanıtı vermişti: 'Neden olmasın?'"
Algan Sezgintüredi'nin acemi ve kafadar dedektifleri Vedat ve Tefo üçüncü maceralarıyla arz-ı endam ediyorlar. Dedektifliğe başladıktan sonra ünleri artık yayılan ikilimiz, zengin bir kocanın eşini takip ederken Polonezköy'de gittikleri bir partinin silahlı kişilerce basılması yeni hikayemizin başlangıcını oluşturuyor. Eşi hamile olan Tefo, biraz da doğacak çocuğunu düşünerek dedektiflikten ayrılmaya karar verince Vedat tek tabanca kalıyor. Yalnız kalan Vedat'sa tahmin edileceği üzere dağıtıyor. Fakat az önce bahsettiğimiz saldırının kurbanlarından Faruk Yutmaz'ın eşi Şahane Hanım, Vedat'tan kocasının öldürülmesinin araştırılmasını talep edince Vedat polisle de iş birliği yaparak  Faruk Bey'in ölümünün şüpheli olduğunu ve klasik bir tabirle işin içinde iş olduğunu farkediyor...

Katilin Uşağı, serinin diğer iki kitabının aksine siyasi olaylara el atıyor. Tabi siyasi olaylara göndermeler yaparken sınıf farklılığı, siyasi nüfuz gibi konulara da parmak basmadan geçmiyor. Emniyet teşkilatında davanın ağırdan alınması, suç delillerinde oynama, nüfuzlu kişilere ulaşamama... Tabi serinin diğer kitaplarının aksine şaşırtıcı bir finalle bağlanıyor hikaye. Yine de sona ulaşırken bunun Vedat ve Tefo'nun son macerası olmadığına dair ipuçları da yok değil.

Sezgintüredi'nin satırlarını okurken yine bol bağlaçlı ve noktalama işaretli bir anlatımla karşılaşıyoruz. Vedat'ın ağzından yazarken lafı dolandırmasına, yer yer konu dışına çıkarak ayrıntılara yer vermesine rağmen kendini okutmasını biliyor.

Algan Sezgintüredi kitapları, bestseller polisiye romanlardan değil. Vedat Kurdel ve Tefo'nun maceralarını okuyun, kaliteli polisiyenin tadını hissedeceksiniz.  

1 yorum: