Hakkımda

Fotoğrafım
Türkiye
Unutmamak adına bir AKIL DEFTERİ.

12 Ocak 2011 Çarşamba

Mustafa Kutlu ve Zafer Yahut Hiç





Ben külliyatçı bir okurumdur. Eğer bir yazarın üst üste okuduğum iki kitabını beğenmişsem artık o yazar nerde ne yazmışsa mutlaka almaya çalışırm. Bir yazarın baskısı olmayan bir kitabı için uzun süre sahaf sahaf dolaştığımı bilirim. Hasan Ali Toptaş, Nazan Bekiroğlu, Barış Bıçakçı, Ayfer Tunç, İhsan Oktay Anar, Nurdan Gürbilek, Aslı Erdoğan, Oğuz Atay, Cemil Meriç bunlardan bazıları. İşte bu listenin ilk sıralarında yer alır Mustafa Kutlu benim için.

Mustafa Kutlu ile tanışmam 'Uzun Hikaye' ile oldu. İsmi gibi uzun bir hikaye anlatır kitap. Trenler, demiryolu, baba-oğul ilişkileri, göç... Bu kitaptan sonra artık her yerde Mustafa Kutlu kitaplarını arar olmuştum. 'Beyhude Ömrüm' kitabını okuduktan sonra vazgeçilmezlerimden olmuştu. Onun hikayeciliği günümüz hikayeciliğinden farklıydı. Karşınızda sanki bir anlatıcı yer almaktadır. Ve Onu okurken olayın içindesinizdir, herşey yanıbaşınızda akmaktadır. Kitaplarında bu topraklar vardır, Anadolu ya da taşrayı, Anadolu insanını okurken sizde bambaşka bir tad bırakmaktadır. Çoğu kitabını okurken hiç bitmesin dersiniz, fakat elinizden bırakamadığınız için birde bakarsınız bitivermiş. Artık sabırsızlıkla yeni kitabını beklemekten ya da dönüp başka bir Kutlu kitabını tekrar okumaktan başka bir şey gelmez elinizden.

Mustafa Kutlu ve hikayeciliğini nasıl anlatayım diye dünden beri düşünüyorum. Mustafa Kutlu için Nazan Bekiroğlu "Hepimiz Mustafa Kutlu'nun paltosundan çıktık" der. Selim İleri ise "Bana Türkiye'de on adam göster deseler bunlardan biri Mustafa Kutlu olurdu" der. Dediğim gibi bu toprakları ve Anadolu medeniyeti ile bu milletin medeniyet tasavvurunu, tasavvufi geleneğini onun gibi anlatan yoktur. Anadolu insanını ve onların kaderciliğini çok güzel betimler. Onun hikayelerini sevmemde belki siyah-beyaz Yeşilçam filmlerini hatırlatması da etkilidir. Çünkü hikayelerinde karakterler bellidir, iyi iyidir kötü kötüdür. Yazdığı satırları okurken fesleğenin kokusu burnunuzdadır, saka kuşu odada ötmektedir. Herşey bir resim gibi önünüze açılmaktadır.



Zafer Yahut Hiç'i bu ikinci okuyuşum. Dün akşam yeni kitapları kitaplığa yerleştirirken gözüme çarptı. İlk aldığımda bir otobüs yolculuğunda okumuştum. Biraz da yolculuğun etkisiyle kesik kesik bir okumaydı ve kesinlikle yeni bir okumayı hakediyordu.

Kitap "Gide gide şehir bitti." cümlesiyle açılıyor. Okudukça Mustafa Kutlu'nun üslubunu ne kadar özlediğimi hatırladım. Kitap ana karakterleri tanıtmakla başlıyor. Karakterleri tanırken yine Kutlu hikayeciliğinin başka bir özelliğini görürüz; toplumculuk ve Türkiye'nin sosyolojik gerçekleri. Türkiye'de büyük şehirlerin sorunlarından birini, gecekondulaşmayı öyküsünün içine yerleştirir. Rant, göç olgusu, hemşericilik, yağmadan pay alma, hazine arazilerini kapma... Herşey tüm gerçekliği ile karşınızdadır. Tepeköy'ün büyümesini okurken en basitinden Sultanbeyli, Dudullu karşınızdadır.  İzinsiz açılan fabrikalar, arıtma tesisleri olmadan atıklarını derelere salmaları, alt yapı sorunları. Bunlara da yabancı değilizdir. Daha yeni televizyon haberlerine konu olmadı mı Dilovası?

Kutlu kitabındaki bu sosyolojik tespitlerin yanında söylenemyen ya da karşılıksız aşk hikayesini de anlatır: Oya, Bulut, Ferit, Canan... Söylenememiş sözler ya da söylenmesine rağmen karşılık bulamamış aşklar... Aslında herşey Oya'nın Ferit'e verdiği cevapta gizli: zamana bırakalım. Kader/cilik...

Eğer bu topraklara, Anadolu'ya yabancı değilsseniz uazk durmayın. Çünkü anlatılan bizim hikayemiz... 

4 yorum:

  1. Mustafa Kutlu'nun gazete yazılarını topluyordum bi ara. Fatma K. Barbarosoğlu'nun da dilinden düşmez Mustafa Kutlu.
    Yazı çok özel ve güzel olmuş. Ben de gazete yazılarından sonra artık kitaplarına başlamam gerektiğini anladım..

    YanıtlaSil
  2. Yorumunuz için teşekkür ederim. Kesinlikle başlayınız derim, pişman olmazsınız. Çünkü göz ardı edilmemesi gereken bir yazar Mustafa Kutlu.

    YanıtlaSil
  3. Mustafa Kutlu'yu üniversitedeyken bir arkadaşımdan ödünç alarak okumuştum, birkaç saatliğine.İşte Mustafa Kutlu benim için o kitaptır. Yıllar sonra kitabı satın aldım. Diğer kitaplarına şöyle bir göz attım Hüzün ve Tesadüf'te karar kıldım. Üçüncü bir kitabı olacak mı kitaplığımda emin değildim ama sanırım araştırılmayı hak ediyor Uzun Hikaye hatrına :)

    YanıtlaSil
  4. Her insanın bir metinden aldığı tat farklıdır. Benim şahsi kanaatimce Mustafa Kutlu herşeyi hak ediyor :)

    YanıtlaSil