Arka kapak yazılarının, bir çok okuru kitap almaya iten en önemli etken olduğu bilinen birşey. Artık yayınevleri için en önemli pazarlama stratejilerinden biri arka kapak yazıları. Ben de kitabevinde gezerken Bukalemunlar Kitabı'na rastlayıp arka kapak yazısını okuyunca içime 'bu kitabı oku' diye bir kurt düştü. İlginç ve merak uyandırıcı bir konusu vardı:
"Kitapkurdu bir albino, güzel bir kadın, gizemli bir yabancı ve esprili tarzda konuşan bir kertenkele...
Feliz Ventura sıradışı bir ticaret yapan albinodur; o, bellek satıcısıdır. El altından insanlara yeni geçmişler satmaktadır. Geçmişinden memnun olmayanlara, değişen toplum yapısıyla uyum sorunu yaşayanlara ve toplum içinde kendilerine iyi bir yer edinmek isteyenlere 'mükemmel bir geçmiş' uydurmaktadır.
Bir kertenkelenin ağzından mizahi bir dille anlatılan ve tümüyle özgün olan bu roman değişen zamanın değişen insanlarına bukalemun gibi değişik renkler sunuyor."
Dediğim gibi ilginç bir konu vaat ediyordu arka kapak yazısında. İnsanlara yeni bir geçmiş satmak; işte kitabımızın baş kahramanlarından Felix Ventura'nın yaptığı iş. Diktatörlük'ten yeni çıkmış Angola'da yeni bir geçmiş (soylu bir geçmiş) yaratmak için bir çok kişinin sebebi vardır. Siyasetçiler, sonradan zengin olanlar, eski suçlular... Kitabın bu kısmını okurken Cumhuriyetin ilk dönemlerinden itibaren ortaya çıkan taşra burjuvazisi ya da yeni zengin sınıfın kendine yeni bir geçmiş yaratırken eski Osmanlı resimlerini salonlarına asıp paşa dedem demeleri aklıma geldi. Demek ki her yeni kurulan devlette ortaya çıkan zengin sınıfın kabul görmek için böyle bir geçmiş yaratma çabası var.
Kitapta olaylar bir kertenkelenin (gekonun) gözünden anlatılıyor. Kertenkelemiz önceki hayatında bir insan olmasına rağmen ölümünden sonra reankarnasyonla bir kertenkele olarak dönüş yapmış. Geko hem önceki yaşamına/insan olmaya duyduğu özlemle olayları anlatırken rüyaları aracılığıyla da bazen diğer karakterle iletişim kuruyor bazen de olaylara farklı yorumlar getiriyor. Olay örgüsünün temelini ise yeni bir geçmiş yaratmak için Ventura'ya baş vuran José Buchmann'ın bu yeni geçmişi yaratma ve bu geçmişle yaşama süreci oluşturuyor. Bir de güzel Angela Lucia var tabiki.
Okudukça bu hikayeler nasıl sonlandırılacak diye sık sık düşündüm. Çünkü kitabın başlarında anlatılanlar kopuk kopuk ama sonlara doğru hızlı bir şekilde olaylar bağlanıyor. Anlatım dili farklı, insanda garip bir duygu bırakıyor, yer yer Angola'nın o nemli ve bunaltıcı havasını hissetmedim değil.
Sık yazım hataları dikkat çekici. Bazen de çeviriden kaynklanan sıkıntılar var. Bir de kitabın sonunda Agualusa'yla yapılmış bir röportaj var.
İlginç ve farklı bir kitaptı. Benim hoşuma gitti, hemen bitirdim ama diğer okuyucular için aynı tadı vereceğinden emin değilim.
''Kitap kurdu bir albino'' bu kelimeler kitabı listeme eklememde büyük bir rol oynadı.Hala okuyacağım bakalım ne zaman ?:)
YanıtlaSilBen geçen Mayıs'ta almıştım. O kadar çok kitap varki birini okumak için diğerini ertelemek zorunda kalıyorsun.
YanıtlaSil