Cortazar okumayı uzun süredir düşünüyordum. Lizbon Kuşatmasının Tarihi'ne başladıktan sonra bir ara bunalınca biraz soluklanmak için kitaplara bakarken gözüme çarptı. Alıp biraz inceleyeyim dedim, Roland Barthes'in önsözünü bitirdikten sonra bari diğer kitaptan sıkıldım bunu okuyayım dedim.
Cortazar, Paris yakınlarında otoyolun tıkanmasıyla gelişen olayları anlatmış. Karakterler, sahip oldukları araba markalarıyla yansıtılıyor: Peugeot 404, Dauphine, Taunus, Caravelle, Citroen... Beklenmedik bir olay sonucu bir araya gelmiş, birbirlerini tanımayan insanların birlikteliği ana tema kitapta. Sınırlı bir mekan olan arabalarında yolun açılmasına kadar geçen sürede zaruri bir ortak paylaşım. Trafiğin sıkışmasına özellikle İstanbul'da yaşayanlar yabancı değil. Benim İstanbul maceralrımdan en uzun rekorum Acıbadem - Mecidiyeköy arasını 4,5 saatte geçmem. Güney Otoyolu'nu okurken işte bu aklıma geldi. Bu süre zarfında öncelikle homurdanma ve şikayetler baş gösterdi İETT'de ama hatırladığım kadarıyla uyuyanlar, kitap okuyanlar, müzik dinleyenlerin yanında yanındaki ile sohbeti koyulaştıranlar da vardı. İşte herkesin hemen hemen hergün başına gelebilecek bir olayı, Cortazar ustaca anlatmış.
Roland Barthes'in kitaptaki önsözünden bir kısımla yazıyı bağlayalım:
"Öyle sanıyorum ki, bugün otomobil büyük katedrallerin oldukça tam bir karşılığı durumunda. Diyeceğim, çağın büyük bir yaratımı, bilinmedik sanatçılara tutkuyla tasarlanmış, koca bir halk tümüyle büyülü bir nesneyi kendine mal ediyor onda, kullanımda olmasa da imgesinde tüketiyor."
değişik bir konusu ve tasviri var gibi, bunu da yazalım kara kaplıya .)
YanıtlaSilListeler bitmez sevgili Alkım... Konusu sıradan olmasına gözükmesine rağmen değişik. Artık her trafik sıkışmasında aklıma bu kitap gelir.
YanıtlaSil