Hakkımda

Fotoğrafım
Türkiye
Unutmamak adına bir AKIL DEFTERİ.

5 Aralık 2010 Pazar

Genesis


Bernard Beckett'in Genesis isimli kitabı, yaz başlarında kitapçıda kapağıyla gözüme çarpmıştı ama ne yalan söyleyeyim dönüp bakmamıştım bile. Bir kaç gidiş gelişten sonra kitabı şöyle bir inceleyeyim dedim. Arka kapağını okuyunca iddialı bir cümleyle karşılaştım: "21. yüzyılın Cesur Yeni Dünya'sı...". Distopya türü kitaplara da meraklı olduğumdan satın aldım. Satın almasına aldım ama yine önyargıyla uzun süre okunmak için sırasını bekledi. Dün ne okuyayım diye düşünürken şöyle bir göz atayım diye elime aldığım kitabı bir batım ki yarılamışım. 

Kitap, tarih öğrencisi Anaximender'in (ya da kitapta geçen kısa ismiyle Anax'ın) Akademi'ye giriş sınavıyla açılıyor. Bu sınava giriş için konu olarak Anax, Devlet'e başkaldıran Adam Forde'nin yaşamını seçmiştir. Kitap, Anax'ın bu mülakatta sorguculara verdiği cevaplarla 21. yüzyılın ikinci yarısını anlatıyor.

2050'li yıllarda ABD-Çin mücadelesi büyük savaşın başlangıcını oluşturmuştur. Bu mücadele içinde Plato denilen kurucu bir takımadayı satın alarak dış dünyadan yalıtır ve Büyük Deniz Perdesini tamamlayarak devletini kurar. 2052'de dış dünyada ilk salgın ortaya çıkar. Devlet'e sığınmak isteyen bütün mülteciler ortadan kaldırılır.Kurulan yeni devlette insanlar dört gruba ayrılır: İşçiler, askerler, zanaatkarlar ve filozoflar. İlk üç grup arasında yetenkelere göre geçişler yapılabiliyor. Fakat filozoflar grubuna sadece seçilmiş azınlığın çocukları girebiliyor. Çocuklar doğumlarından hemen sonra ebeveynlerinden alınıyorlar. 1 yaşının sonunda yapılan sınavı geçemeyen çocuklar ortadan kaldırılıyor. Evlenmek serbest. Fakat eşler sadece belirlenmiş zamanlarda bir araya gelebiliyorlar, diğer zamanlarda hemcinsleriyle komünlerde yaşıyorlar. 

Devletin yukardaki tanımları distopya türünün diğer örneklerini okuyanlar  için tanıdık gelmiştir. Bu kısa özet kitabın ilk yarısını oluşturuyor. Kitabın ikinci yarısı devlete başkaldıran Adam'ın hapiste yapay zeka olan Art ile diyalogları şeklinde ilerliyor. Bu diyaloglar insan olma ve yapay zekanın evrimi şeklinde ilerliyor ve vurucu bir sonla bitiyor. 

Anax, dört saatlik sınav süresince devleti, tarihi, evrimi, yaratılışı, felsefeyi, ruhu ve düşünceyi irdeliyor. Özellikle orang diye adlandırılan yapay zekaların evrimi ve insanla arasındaki farkları anlatan kısımlar ilgi çekici. Eğer felsefe, bilimkurgu ve distopya türü romanları seviyorsanız mutlaka okuyun derim. 

Son olarak kitaptan yaptığım bazı alıntıları yazmak istiyorum:

"Medya korku ticareti yapmayı arttırdıkça, insanlar da giderek birbirlerine inanmak yeteneklerini yitirdiler. Başlarına gelen her yani felaket için medya da bir açıklama üretti ve bu açıklamanın da her zaman bir yüzü ve bir adı oldu. İnsanlar en yakın komşularından bile korkar oldular. İnsanlar birey, toplum ve ülke düzeyinde başkalarının kötü niyetlerinin işaretlerini aradılar; ve baktıkları her yerde de buldular, çünkü aramanın sonucu budur." (syf.14)
"Tarih bize komplo kuramlarının anlamsızlığını göstermiştir. Karmaşıklık yanılgıya yol açar ve yanılgılarımız içinde de önyargılarımız oluşur." (syf.60)
"Devlet'in kurucuları bireyi reddetmeyi seçmişler ve bunu yaparken de basit bir gerçeği görmezden gelmişlerdir. Bireyleri birbirlerine bağlayan tek şey fikirlerdir. Fikirler de değişip yayılır; sahiplerinin fikir değiştirdikleri kadar, fikirler de sahip değiştirir." (syf.83)
"Kahramanlar yaratmakla ilgili sorun da hep budur. Saf tutmak için, onları birer budala olarak yaratmalıyız. Dünya ödünler ve belirsizlikler üzerine kurulmuştur ve böyle bir yer de kahramanların gelişimi için fazla karmaşıktır." (syf.167)
"Korku, her an ortaya çıkmaya hazır, her yerdedir. Değişim korkuyu, korku ise çöküşü getirdi..." (syf.190)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder